28.07.2010

Kendime notlar vol.1

Başkalarının paylaştıkları resimlere, yaptıkları etkinliklere, yazdıkları bloglara vb. bakıyorum da, ne kadar çok eksiğim varmış. Ben de hemen bir 'checklist' hazırlmalıyım ve en kısa zamanda eksiklerimi kapatmalıyım.

1- Hemen aşağıdaki fotoğrafları profiline gün aşırı koy:

     a) Rayban'in yeni model gözlüklerinden edin (mümkünse renkli) ve gözlüğü ortaya çıkararak fotoğraf çek
     b) Yurtdışına çık. Bulduğun her heykelin, her kafenin, her dükkanın önünde fotoğraf çek.
     c) Dandik bir fotoğraf çek, picasa ile oyna ve bunu sanki harikalar yaratmışsın gibi koy, övgü bekle.
     d) Deniz kıyısına git. Önünde deniz olacak şekilde sırtının fotoğrafını çektir.
     e) Havaya zıpla, kolunu bacağını açarak 'X' oluşturmaya çalış, becereme.
     f) Yüzünün sadece yarısını çek.
     g) Evde kıyafet dene, makyaj yap. Tuhaf Tuhaf şeyler çek.

2- Çok geç olmadan boğazda kahvaltıya git.

3- Seni muhatap alarak konuşan ilk teyze hakkında ver veriştir.

4- Sevgilin hakkında blog yaz, olmadı her yazıda 'sevgilimle yaptım', 'sevgilim ... dedi' gibi şeyler yaz, olan var olmayan var düşünme.

5- Doğru düzgün anketler koy.

6- Hiç bir şey bulamazsan geçmişte yaşadığın bir şey anlat ki insanlar yazmayı ihmal ettiğini düşünmesin.

7- Arkadaşlarını bloglarına gir, oku, sev, yorum yaz ki onlar da aynı şeyleri senin blogun için yapsınlar.

To be continued...

24.07.2010

Bilmeni isterdim bir şeyi

Şu son 3 haftada başıma o kadar çok şey geldi ki. Hayatıma giren-çıkan yeni-eski bir sürü insan. Hiç kimseye anlatamadan bir dolu şey yaşadım, yaşıyorum ve en zoru hissediyorum. Çok bilgi de vermek istemiyorum. Sadece

Bilmeni isterdim bir şeyi
Seni ne çok sevdiğimi...

21.07.2010

...

Hepinizi özlemişim dostlarım. Ettiğimiz kavgalar içimi parçalamış, yokluğunuzda belkide ölmeyi istemişim. Ama hala ordasınız ya... Elimi tutuyor, göz yaşlarımı siliyorsunuz. Bir gülümsemem için kendinizi paralıyorsunuz.

Özlemişim dostlarım... Karşılıksız sevilmeyi özlemişim ve sizi öyle tüm kalbimle sevmeyi...

18.07.2010

Yalnız bir opera

"Tam iki yıl önce bugün" ile başlayan bir cümle kurmak istemezdim ama daha iyi bir başlangıç bulamadım. Evet. Tam iki yıl önce bugün, söyleyecek bir şeylerim vardı. iki yıl önce bugün, artık kalbim yalnız kalmama ya da nefes almama izin vermemeye kararlırdı. Dilimin ucuna gelen şeyleri söylemeliydim her şeyi göze alarak.

Bir şiir yetişti imdadıma. On sayfalık bir şiir, ömre bedel, aşka bedel.
Bir şiir yetti benim söyleyemediklerimi anlatmaya.
Tamamını yazamıyorum ama sadece bir parçası bile anlatmaya yeter...
...
Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir. 
....
Murathan Mungan

16.07.2010

Scorpions! Bekle beni bebeğim

ScorpionsBildiğiniz üzere önümüzde bir Scorpions konseri var. Ben hayatında sadece tek bir Scorpions şakısı dinlemiş biri olarak pek umursamıyordum açıkçası. ama sonra bir şey oldu, hem de çok tuhaf bir şey. Sevdiğim o konsere gerçekten gitmek istediğini söyledi. Metallica'dan sonra ilk kez böyle bir şey oluyordu. Dedim şimdi kırmayayım onu, hemn bir bilet aldım. Şu anda da ona bir tane almak için para biriktiriyorum. 

Neyse konumuz bu değil. Geçen gün okula giderken bir dinleyeyim dedim (dinlemiyorum ama maşallah elimde diskografileri varmış adamların). Resmen aşk oldum! Tamam biliyordum iyi olduklarını ama bu kadar da düşünmemiştim açıkçası. O zamandan beri albümleri döndüre döndüre dinliyorum. Mutluyum, huzurluyum!

Not: Eğer bunlar da Eric Clapton gibi yapıp istediğim şarkıları söylemezlerse ortalığı birbirine katarım lağn!


15.07.2010

Gelin olmuş gidiyorsuuun

Bugün hayatımın en üzgün ikinci günü!

http://nymag.com/images/2/daily/entertainment/07/10/24_jackman_lgl.jpgBirincisi, pek sevgili Hugh Jackman'ımın bir yaratıkla evli olduğunu hatta yetmemiş gibi çocukları da olduğunu öğrendiğim andı. Nasıl yıkılmıştım anlatamam.Hani her şey tamam da kadın nenem yaşında görünüor. Katana mübarek!  Böyle yerlerde mi yuvarlanmadım, saçlarımı mı yolmadım, tırnaklarımla yüzümü mü parçalamadım daha neler neler... (daha doğrusu lisede öğretilen sagularda anlatılanların küçük birer kopyasıydı törenim) Sonra tabi ki karalar bağladım. Ne güzel hayallerim vardı. Beyaz atlı prensim beni alıp memleketi Avustralya'ya kaçıracaktı. Şimdi de gider onu boşatırım, sonuçta Hugh benim aşkıma dayanamaz ama işte çocuklar var nasıl yapayım, yüreğim elvermez. 



281x2114 Daily Buzz: Penelope Cruz and Javier Bardem Wed, Sela Ward Joins CSI:NYBu davayı böylece kapatmış(hala için için ağlıyorum)ken, bugün öğrendiğim acı haberle bir kez daha yıkıldım. Hayatımın kadını Pénelope Cruz ve Javier Bardem "benden habersiz" kaçak göçek evlenmişler. Tabi biliyordu Pénelope'm o düğünü basacağımı, onu o hayattan çekip alacağımı, o koca kafalı Javier'e yâr etmeyeceğimi. Bana hiç haber vermeden, e dolayısıyla çok da duyurmadan evlenivermişler. Artık nerelere vurayım kendimi, hangi uçurumlardan atayım. Kader aldı tüm sevdiklerimi benden, aldı da çirkinlere yâr etti!! Pénelope'm de çocuk yaparsa o koca kafalıdan vallahi yakarım kendimi!!!

Neyse , ben birkaç ay yastayım, bağrıma taş bastım...
Not: Eskiden severdim seni Javier. Mert adamdın, iyi oyuncuydun ama şu an kolla arkanı. Bu iş artık namus meselesi oldu.

12.07.2010

Babanne stayla

Ağrı çok menem bir şeydir yavrularım. Böyle adamın kafasından başlar, tüm omurgasını dolanır, bacaklarda bir 'Sibelcansaldırısı' gerçekleştirdikten sonra bel bölgesinde kolbastı oynar ve şakaklar bölgesine son da 'yıkılmayanadam' tarzıyla yerleşir. 
Sonra dersiniz "bu kız da iyice babanne gibi  oldu yeaa, sürekli oram buram diye sızlanıyor". Demeyin. Yazık, günah bana. Sibelcansaldırısı diyorum kolay mı...

Not: En kısa zamanda berat TV'deki dostlarıma sipariş edeceğim bana bir kutu 'dermana' yollasınlar. A-a 3-5 dakkada sızım kalmasın.

11.07.2010

Çiğköfte günü

Biraz geç oldu ama anlatmam lazım vallahi. Şimdi Çarşamba günü okuldu, Yeşil'in gittiği ilk gündü falan derken pek kendimde değildim (tabi o arada başka şeyler de oldu ama neyse o konulara burada girmek istemiyorum). Ama o akşam yapılacak olan bir "çiğköfte partisi" vardı.

Ben dersten çıktım A6-109a gittim (isim'in odası şeklinde kullanmıyorum kimin desem diğerleri alınıyor kardeşim!). Tabi odada 7kişi (4oda sahibi+Zohri-ben-Bukleli) olunca inanılmaz bir gürültü oluştu. Adıbelli bize kızdı tüm hırsını çiğköfteden çıkardı, ki bu arada lokum gibiydi hep kızdıralım bence. Güzeldi yedik içtik güldük eğlendik. sonra ben shuttle'a yetişeceğim diye koştum elimde kendi payım (öldürsen kaptırmam).

Ana fikre gelirsek, o gün çok öenmli dersler çıkardım. Maddeleyerek siz okuyucularımı da bilgilendireyim.

1-Zohri ve Ysf yardımçı olmuyorlar. Sadece eğlendirici tayfa görevi görüyorlar. (kınadım!)

2- Ci. her konuda olduğu gibi yemek konusunda da ciddi. Ama aferin artık yaptığı şeyi bana tattırıp onay alıyor sonradan söylenmeyeyim diye. Ayrıca elinden güzel iş geliyor, mis ggibi kıydı maydanozları.

3-Bukleli maydanozları ayıklamadan yıkamayı akıl edemiyor. Mühendis adam işte, ayrıntılı tarif vermeden iş yapma becerisi yok. (Herkese de rezil ettim seni böyle oh!)

4- Yanak'ın da Bukleli'den bir farkı yok neredeyse o da yıkamıyordu soğanları son anda söyledim de kurtulduk.

5- Adıbelli'nin ellerine sağlık çok da iyi, çok da güzel olmuştu. Eve getirdim annem ve halam da çok beğendiler.

6- Bense en sonunda az zamanım olmasına rağmen tepsiyi yıkayarak süpersonik bir tavır sergiledim. Tebrik edin.

Not: Ödevlerimi bitirebilirsem yarın için bir şeyler yapar getiririm ama kesin değil.
Not: Yeni yemek partilerinde görüşmek üzere.

4.07.2010

Ne yaptıysam...

Ben ne yaptıysam senin için yaptım
Vurdum kendimi yollara
Mazgallardan süzdüm ruhumu, pisliklerden arıttım
Sokak köpekleri bile güldü halime
Kırdım lambaları bir bir, karanlık ayıpları örtsün istedim

Ben ne yaptıysam seni sevebilmek için yaptım
Mil çektim gözlerime
Son gördüğüm renk yeşil olsun
Ben sonsuza kadar yeşil ağlayayım istedim

Ben ne yapıysam bizim içim yaptım
Avuçlarımda şırıngalar gizledim
Milim milim çaldım aşkımızdan birikirdim
Sensiz kalmaktan korktum
Olur da bir gün bitersek, bir şansımız da olsun istedim

Ben ne yaptıysam umut için yaptım
Sonsuzluğu dileyen herkes gibi
Hata yaparak, günaha batarak
Yaş değil kan akıtarak
Ne yaptıysam hepsi senin için...

3.07.2010

Kitaplar

Bügün, artık kim dürttü bilmiyorum, kalktım kitaplığımı düzenledim. Genel olarak kiaplarım 5 gruba ayrılıyormuş.

1- Bayıldığım, binlerce kez okusam da sıkılmayacağım pek harika kitaplar.
2- Kendimi geliştirme sevdasına aldığım, mitoloji ve psikoloji kitapları.
3- "Hangi akla hizmet aldım ben bunu!" veya "Ya güzel sanıp alıyorsun ama kitap mı bu kardeşim, lanet olsun!" gibi tepkiler verdiğim atılası kitaplar.
4-Şiir kitapları ve çocuk kitapları
ve son olarak
5- Başkasından almış olduğum ve bir türlü geri veremediğim kitaplar.

İşte bu 5. kategori beni derinden yaralıyor. Benim de öyle başkasına verilmiş ve kaybolmuş o kadar çok kitabım var ki... Diyorum bari ben yapmayayım, kavuşurayım kitaplarla insanları ama işte sorunlar var. Şimdi geri versem olmaz çünkü o insanların bi kısmıyla muhatap olmak istemiyorum(bu yazıyı okuyorsanız bahsettiğim siz değilsiniz), bi kısmıyla iletişimim koptu, ablama da geri veremiyorum bunca zaman bende kaldığı için kızar, bi kısmı da neyse işte karışık orası...

Böylece kendimi bir kısır döngünün içinde buluyorum ve hiç hoş olmuyor. O kitaplar acıklı acıklı bana bakıyorlar, ben de onlara " ama elimden ne gelir" bakışları fırlatıyorum. Geçinemeden gidiyoruz işte.