24.08.2010

Probability VEDA

Öyle klasik "sezon finali" laflarına gelemediğimden ben de "aşk-ı memnu" adlı ikon dizinin son bölüm adını çaldım ve VEDA dedim bu yazım için. 


Yeteri kadar saçmaladığıma göre," bir dönemin daha sonuna geldik sayın seyirciler" demek istiyorum (asla yeteri kadar saçmalayamazsın).


Şimdi bilmeyenleriniz için; yukarıdaki üç boyutlu grafik bir density function örneğidir. Ne olduğu mühim değil. Aynen görebileceğiniz üzere s*k gibi bir şeydir, afedersiniz. Bu ve bunun gibi başka organlara benzeyiceler 16 Ağustos günü görevlerini yapmış olup, 4 saat sonra da son darbelerini vuracaklardır efendim.
Hayır anlamıyorum. Ders zor da değil ki (çaktırmayın, yeni hoca pek bir şeker adam). Neden yapamıyorum, neden böyle oluyor?

Neyse neyse. Artık kendime acıma evresini de kapattım. Hem altı üstü  4 saatcik kalmış sınava. Bu saatten sonra ne desem boş. Bu sınav da bittikten sonra, bendeniz yaz dönemini de kapatıyor ve hemmen ertesi gün bodruma doğru yollanıyorum. O yüzden diyorum ki, kalemime ve scientific calculator'uma kuvvet (hala ingilizce kelimeleri yazamıyor olabilirim, emin değilim uykusuzum).
Haydi Bisssssmmm (teyze efekti).

23.08.2010

Öyle bir şey

Öyle bir hal içindeyim ki... 

Şarkılarla anlatsam kendimi en uygunu şu olur sanırım :

Sitem

beni özlüyormuşsun öyle diyorlar;
kıs kıs gülüyormuş tuzak kuranlar,
sense besleyerek yalnızlığını,
kabul ediyormuşsun aldattığını.

beni soracak olursan,
hayli kırgınım,
kırgınlık bir yana,
bir de şaşkınım,
tek tek anlayarak hatalarımı,
sevmeye çalışıyorum yalnızlığımı.

işte ben böyle bir hal içindeyim,
aslında derin keder içindeyim,
bazen bilmeyerek ne yaptığımı,
iyi kötü, güzel çirkin her biçimdeyim,
bazen isyan edip yalnızlığıma,
sana karşı ince bir sitem içindeyim.

işte ben böyle bir hal içindeyim.









Bir acıyı paylaşıyorum sadece. İşte böyle bir hal içindeyim, bir yan flüt notasında, bir nehir kıyısında.




20.08.2010

Şiirler

Ben şiir yazmayalı çok zaman geçti. Hatırlıyorum, eskiden kompozisyon sınavlarından geçemezdim. "Çok şiirsel yazıyorsun", "devrik cümlelerin rahatsız ediyor" bahaneleriyle hep düşük notlar verdiler. Hiç anlatamadım onlara, devrik cümlelerin benim için en kurallı cümlelerden daha iyi olduğunu. Beynimin devrik cümlelere uygun çalıştığını. Benim için en önemli şeyi yüklem niyetine en sona koyduğumu ve bazen, görebileceğiniz üzere, yüklem dahi koymadığımı.

Ama artık yazmıyorum şiir. Hala kurallı cümleler kurarken çok zorluk çekiyorum. Devrik cümlelerimi daha da devirmek için elimden geleni yapıyorum gizliden gizliye. En çok da beni şiir yazmaya teşvik eden insanları özlüyorum.

Sahi, nerelerdesiniz?

18.08.2010

Fallınız fallanmıştır efendim!

Son baktığım fallardaki üstün başarılarımı da referans alarak resmen kahve falı ticaretine girme kararı verdim! Bundan böyle parayle ulen!

Rengimiz kırmızı!

Yaptığım güzide anket sonucu öğrendim ki 20adet okuyucum, bu yaz benim rengimin kırmızı olmasını istemiş. Sizi mi kıracağım, canlarım? Tabi ki bol bol kırmızı giyer, kırmızı aksesuarlar kullanır hatta gaza gelip saçımı bile boyatabilirim (korkmayın canım şaka). 

Bana bol kırmızılı yazlar. Size de bol kırmızılı takipler.

11.08.2010

Hate!!!

Kedilerden nefret ediyorum!
Yavru kedileri sevmiyorum!
Şımarıklığım tuttuğunda bana kedi muamelesi yapan insanları öldürmek istiyorum!
Bana kedilenen insanların abartıp mırlama seviyesine gelmelerinden tiksiniyorum!
Kedilenmek lafını ortaya çıkaranı bulursam ısırarak kafasını koparabilirim!
Kendini kedi sanacak kadar şuursuz insanlara acıyorum!
Sevgilisine kedi muamelesi çeken insanları karantinaya almak ve işkence etmek istiyorum!


İçimdeki kedi düşmanlığı bambaşka!


Not: Beni tanımayanlar için bilgi vereyim, hiç bir kediye zarar vermedim şimdiye kadar. Sadece rahatını bozarım. Aynı zamanda hiç bir kedi-severe de zarar vermedim. Sadece düşüncelerim bu yönde.

Kötü kadın kahkahası

İtiraf ediyorum ki son zamanlarda kötü bir insanım. Kimseye de farkettirmiyorum. Gizli gizli, alttan alta tüm insanlardan intikamımı, hıncımı, kinimi alıyorum. Bazen rahat ediyorum. Bazen yeteri kadar yapamadığımı düşündüğümde moralim bozuluyor. Ama kısa süreli de olsa kötü kadın olmayı sevdim. 

İntikam aldıklarım mı? Zerre acımıyorum hatta daha da beter olsunlar.

Not: Gün gelir de pişman olursam bir düzenleme işlemine girerim herhalde.

9.08.2010

Pop kek mini

Açıklıyorum! Bir kadının başına gelebilecek en kötü şey 'pop kek mini'dir. Çünkü kendileri gerçekten miniminnacık olup tek lokmadan mideye indirilebilirler. Bu durum yedikçe yiyecek olan yurdum kadınlarına yol-su-elektrik (göt-göbek-basen) olarak geri dönecektir.


Uzak durun. Yemeyin yedirmeyin! Sonra çok pişman olursunuz!

8.08.2010

Kahve Falı

Son zamanlarda içimde herşeyin iyi olacağına dair bir his var. Umutluyum hayata karşı. (ups yanlış başladım! Neyse bu dursun ilerde yarar işime)

Şimdi, bilenler bilir, ben güzel kahve falı bakarım. Aslında kötü bakarım, yani hep kötü şeyler görürüm demek istiyorum. Ama son zamanlarda bir hal geldi bana. Kimi görsem sana fal bakayım diye yakasına yapışıyorum. Fazlasıyla da çıkıyor gördüklerim. Kimisine iyi söyledim kimisine kötü ama çıkıyor işte. Bende düşünmeye başladım "e bakayım ben o zaman daha çok" diye. 

Yani aklınızda bulunsun. Vaktim varsa "bakayım bi falınıza bea".

Not: Sanırım fal bakabilme sebebim yukarıdaki yanlış girizgahımda söylediğim ani optimizmim.

7.08.2010

Daydream

Gün içinde bir yere oturdum ve odak sorunu çektiğimi fark ettim. Yavaş yavaş beynim arındı düşüncelerden. 

Sonra birden kendimi karlar altında St. Petersburg meydanında devasa paltomla yürür halde buldum. İşin tuhafıysa hiç yadırgamıyordum bu durumu. Paltom beni, ben paltomu sürükleyip gidiyorduk işte. Tek kelime rusça anlamıyordum ve umrumda bile değildi. "Somewhere over the rainbow" adlı şarkıyı var gücümle söylüyordum o berbat aksanımla. Herkes bana bakıyordu, bense kendi etrafımda dönüyordum kollarım açık. bir nevi semazendim o anda. Evliydim, bir bebeğim olacaktı. Kocaman dünyada hâlâ üşüyordum, hâlâ kalabalıklar içinde yalnızdım ama mutluydum. Farkettim ki hiç gerçekten mutlu olmamışım.

Ne yazık ki "daldın yine bir yerlere" diyen bir arkadaş tarafından koparıldım güzel düşümden. Gözlerim doldu, sakladım. Evimdi orası benim, geleceğimdi belki. Erkenden ayırdılar beni ordan. Şimdiyse düşüme kavuşmayı beklemek düştü bana.

Gündüz-düşü, gece-düşü...

1.08.2010

Asabiyim!

Gerçekten çok sıkıldım artık, kimseyi rahatsız etmemek için istediğim şeyleri yazamamaktan, her yazdığımın ima sanılmasından, bir kelimeden bile kavga çıkarılmasından, herkesin kendisinin en haklı olduğunu düşünmesinden. Herkes bal gibi de biliyor kendi yaptığının ne demek olduğunu ki biri birşey yazınca hemen üzerine alınabiliyor. İşin komiği, alakasız şeyleri de üzerlerine almaları, ama tabi bu onların sorunu. 

Tek isteğim var. Gün gelsin en azından insanlar eleştirmeyi ve eleştiri kabul etmeyi öğrensin. Yoksa sonsuza kadar böyle yaşayamayız.

*hepiniz çok iğrençsiniz [eleştiri(!) yapan bir grup]
*hayır siz bizi anlamıyosunuz ama siz daha iğrençsiniz [eleştiri kabul eden(!) başka bir grup]
*en çok ben nefret ediyorum hepinizden, sizi babama dövdürcem. [en ünlü eleştirmen(!)]
* benim babam senin babanı döver bikereeem. [genç osman]
*...............................[ufo gören masum köylü]

Ana fikir: Seviyemizi koruyalım, korumayanları uyaralım.

Not: Karşınızdaki seviyesiz olmak için ısrar ediyor olabilir, Siz lütfen onlara uymayın.
Not2: Allah aşkına kimse üzerine alınmasın ve hayatımıza mutlulukla devam edelim.
Not3: Üzerine alınmakta ısrar eden ve bu yüzden olay çıkaracak arkadaşlarım/okuyucularım beni izlemekten vazgeçin, hepimiz rahat edelim.

Sağlıcakla kalın.